Dune: Amerikalı yazar Frank Herbert ‘in 1965 tarihinde ilk baskısı yayınlanan bilim kurgu romanıdır. Romanın edebiyat çevrelerinden tam not alması üzerine yazar Herbert 6 kitaptan oluşan Dune serisini yazdı. 1970’li yıllarda romanın beyaz perdeye aktarılma gayretlerinde yapımcılar muvaffak olamadılar. 1984 yılında yapılan uyarlama ise seyirciler tarafından geçer not alamamıştı. İlerleyen zamanlarda mini dizilere konu oldu ama 21 Ekim 2022 tarihinde gösterime giren Dune: Çöl Gezegeni uyarlaması yeni bir Star Wars’ın doğuşuna işaret etti. Star Wars’ın ilham kaynağının Dune romanı olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.

Dune: Çöl Gezegeni hayranlarına müjde! - ShiftDelete.Net

Film, 10191 tarihinde uzak gelecek yıllarında Arrakis isimli bir çöl gezegeninde geçmektedir. İmparatorluğun uzak bir köşesinde çöllerle kaplı, yaşam alanı oldukça sınırlı olan bu gezegende Fremenk isminde bir kabile yaşamaktadır. Çöldeki yer altı sularını açığa çıkarmak için yapılan teknik çalışmalarda çöl kumlarının içerisinde “yaşamı uzatan, hızı arttıran, zihinsel yetenekleri geliştiren, bilumum bilişim cihazının iyileştirilmesinde faydalı olan “baharat” (melanj) ismini verdikleri bir maddeyi keşfederler.(Milattan yüzyıllar önce baharat yolu-milattan sonra 10191 baharat çölü) İşte çölün makus talihi o andan itibaren daha da makus olur ve bunun haberini alan ne kadar kan emici varsa çöle çullanırlar. Haliyle bu çullanma hanedanlar arasında da kavgaya sebep olur. İmparator haşmetmeap hazretleri de hem çölün zenginliğinden istifade etmek, hem de iti ite kırdırarak hanedanların gücünü zayıflatarak, onların kendisine bağlılıklarını devam ettirmesi için türlü entrikalar ve desiseler kurup savaşlar çıkartmaktadır. Sesin gücünü kullanabilen, İmparatorluğun stratejilerini belirleyip güç dengelerini sağlayan, stratejilerin fikir babası olan Bene Gesserit isimli kadınlardan müteşekkil bir tarikat derin devlet olarak karşımıza çıkmaktadır. Tabi bu arada olanlar her zamanki gibi atların kavgasında arada kalan merkeplere olmaktadır. Fremenklere gelen vurur giden vurur. Fremenkler de tabiatın zor şatlarında hayatta kalmayı öğrendiklerinden kendi çaplarında isyan başlatırlar. İsyan da bir yere kadar. Her zamanki gibi bu garibanlar bir kurtarıcıya yani Mehdi’ye ihtiyaç duyar. Evet! filmde de orijinal dilinde Lisan El-gaib(Dış ses-Gaipten gelen ses) Arapça telaffuzu kullanarak Mehdi isminde birini beklemektedirler. Ne gariptir ki garibanlar hep birini bekler, güçlüler(idrak, şuur sahipleri) ise işe koyulur ve yol alır.  Atreides isimli hanedanın oğlu Paul işte beklenen bu Mehdi’dir. Fremenklerin Paul’u Mehdi olarak çağırdığı sahnede kendinizi Ömer MUHTAR filmini seyrediyor gibi hissedebilirsiniz. Zira çöl ve şartları Libya’nın kültürü üzerine kurgulanmış gibi. Bu durum filmin hem senaristi hem de yönetmeni Denis Villeneuve’nin Fransız asıllı olmasının filme yansımaları olabilir. 

Dune: Çöl Gezegeni macera tutkunları ile buluştu

Atreides isimli hanedan, Arrakis’teki Fremenklere ortak bir yaşam, birlikte kazanma vaadinde bulunur. (Türkiye’nin Yunanistan’a Akdeniz’de ortak çalışma yapalım demesi gibi) Barış, huzur ve kazanma herkes için umut iken Harkonen ismindeki hanedanın Arrakis'e  saldırması, Atreidis’in reisini öldürmesi, Paul’u esir almaya çalışması ile kaos başlar. Bu kaosta Paul ve annesi kaçmayı başarır(Paul ve annesi kendi aralarında özel bir işaret dili kullanmaktadırlar. Bu sahneyi görünce yazar Villeneuve'nin Osmanlı saray sakinlerinin konuştuğu özel lisan: İşaret Dili isimli kitabı okumuş olduğu kanaati hasıl oldu)  ve Fremenkler’in eline düşer. Beklenen Mehdi olduğu düşünülen Paul ve Fremenkler ikinci bölümü çekmek için çölün arasında kaybolurlar. Kaybolurken son sahnede yankılanan nida: Bu sadece bir başlangıç! 

Dune: Çöl Gezegeni

Film iki buçuk saat olmasına rağmen henüz işlenmemiş birçok konusu ile yarıda kalmış tadıyla, bir an evvel ikincisinin çıkmasını bekleme hazzı veriyor. Bu çöl, bu baharat, bu mehdi bekleyişleri daha çok su götürür.

Film halihazırda gösterimde iken seyretmenizi tavsiye ederim. Zira sinemada gerek renklerin gerek sesin ihtişamıyla: çölde kendi başınıza kalmış ve “ulan şimdi ne yapacağım ben” çaresizliğine kapılmış hissiyatına kapılıyorsunuz. Dolayısıyla kendinizi filmin içerisinde görüyorsunuz. Mehdi’yi beklemeden Mehdi olma gayretinde kalmanız, kimseyi kurtarıcı olarak beklemeden kollektif bilinç ile tekâmül etmeniz temennisiyle…

İdris SAİD