"Berlin'de hakimler var." sözünü hiç duydunuz mu; çok güzel ve tarihi bir hikayesi vardır; şöyledir:
Prusya Kralı II. Friedrich, Potsdam Ormanları’nda gezinirken bir değirmenin bulunduğu tepenin ya- nındaki alçak bir tepe üstünde durur ve değirmeni satın alarak yerine muhteşem bir saray yaptır- mak ister. Yardımcıları derhal değirmenin sahibini bulur ve araziyi değirmenle birlikte kendisinden almak isterler. Ancak değirmenci araziyi vermeye razı olmaz. Bunun üzerine askerler değirmenciyi kralın huzuruna çıkarırlar.
Kral, değirmenciye bakar. “Arazine bir saray yaptırmak istiyorum. ”der. İkna etmek için önce değir- mene değerinin kat kat üstünde bir meblağ ödemeyi teklif eder.

Fakat değirmenci; kral, ne kadar para verirse versin, bu satışa bir türlü razı olmaz.
Kral; teklif ettiği onca paraya rağmen, değirmeni satın alamayınca kızar ve “Sen benim Prusya Kra- lı Friedrich olduğumu bilmiyor musun yoksa?” diye gürler.
Değirmenci tavrını hiç bozmadan, “Biliyorum” der. “Senin kral olduğunu biliyorum. Lakin ben de bu değirmenin ve arazinin sahibi Sans-Souci’yim.”
Kral iyice köpürür ve “Madem benim kim olduğumu biliyorsun, o halde zorla alabileceğimi de bilme- lisin. Bakalım ne yapacaksın? Benim binlerce askerim var. Senin kimin var?” der.
Değirmenci bu söz üzerine hiç telaşa düşmeden tarihe geçen o ünlü sözü söyler: “Berlin’de hâkimler var. Ben de onlara güveniyorum.”
Kral bu cevap üzerine; bizzat kendi ıslah ettiği mahkemelerin adaletine, kendi aleyhine bile güve- nildiğini anlar ve tarihe geçen şu ünlü sözü söyler:

“HİÇBİR GÜÇ, HİÇBİR İKTİDAR, KRAL DAHİ OLSA  ADALETTEN ÜSTÜN DEĞİLDİR”
Kral II. Friedrich; bu yel değirmeninin, Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını ister ve onun daha altında olan tepeye kendi sarayını diker ve adını da Sans-Souci Sarayı koyar.
Bu tarihi alıntı ışığında; gelin gezelim Türkiye'de adliye koridorlarında, vatandaşın adalet nabzını yoklayalım. "Beni parelel hakim yargıladı..." cümlelerini, "Hakim kesin satılır..." korkularını... Vatan- daşın adaletin "a" sına bulaşmak istemeyişini, yargılamanın uzayacağını, hakkını aramanın bile çok pahalı olduğunu, bazı davalarda astarın yüzünden pahalıya geleceğini...
Kulak verelim hakimlerimize. Sürgün neticesinde tanışılan şehirleri, maaşın tatminsizliğini, gün be gün değişen sistemi...
Hukuk Fakültesi öğrencilerine sormadan olur mu... Belirsizliğin meçhul zemininde yol alan binlerce genç, "kontenjan" "staj çilesi" sorunları rafta beklerken...
Elbette; söz vermeden olmaz, savunma makamının sahibi avukatlara. Mesleğin onuru ve saygınlı- ğı yerle bir edilirken, serbest avukatlık bitme noktasına getirilirken, aracı kurumlar-çeşitli oluşumlar virüs gibi yayılırken, sadece seçim ve siyaset peşinde koşan başkanların oy için kapılarını çalmala- rını beklemekte...
Hukukun ışığında buluşmak dileğiyle...